Ekonomi

Türkiye Bankalar Birliği’nden TL değerlendirmesi: Çok cazip bir noktada

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar, Ziraat Bankası’nın İstanbul Finans Merkezi’ndeki genel merkez binasında düzenlenen toplantıda ekonomi ve bankacılık alanındaki gelişmeleri değerlendirerek 2024 yılına ilişkin beklentilerini paylaştı. 2022 ve 2023 yıllarının tüm dünyada “enflasyonla mücadele yılları” olacağını belirten Çakar, küresel ekonomide ciddi bir yavaşlamanın yaşandığını ve büyümenin sorun haline geldiğini söyledi.

Türkiye’nin büyümede her zaman pozitif farklılaştığını, Türkiye’nin 1923-2022 arasındaki ortalama büyümesinin yüzde 4,8 olduğunu, 2003-2023 büyümesinin ise yüzde 5,4 olacağının tahmin edildiğini kaydeden Çakar, Türkiye’de büyümenin muhtemelen yüzde 4 olacağını söyledi. 2023. Yüzde 5 olacağını, 2024 yılında da yüzde 4 olacağının öngörüldüğünü söyledi. Büyümenin yurt dışındaki gelişmelerden dolayı iç talepten kaynaklandığını, bunun çok arzu edilen bir durum olmadığını söyledi.

OVP’yi çok gerçekçi bulduğunu belirten Çakar, enflasyon konusunda biraz iddialı olsa da bir bütün olarak bakıldığında ciddi, tutarlı ve öngörülebilir bir program olduğunu vurguladı. Enflasyonun bu yıl yüzde 40-45 bandında olacağını düşündüğünü belirten Çakar, “Enflasyon mayıs ayında en yüksek seviyesine ulaşacak ve durağanlaşacak. Mevcut politikalarda asla acele etmememiz gerektiğini düşünüyorum. Aslında normal olduğunu düşünüyorum. Enflasyonun yüzde 40-45’lere düşmesi için bu gerçekleşecek.Önemli olan enflasyonun yapışkan ve kalıcı hale gelmeden düşürülmesidir. Orada daha dikkatli olmamız ve mevcut politikaları olgunlaştırarak sürdürmemiz önemli.” dedi.

OVP’nin oldukça kapsayıcı olduğunu belirten Çakar, “Faiz politikası aktif olarak uygulanıyor. Niceliksel sıkılaştırma adımları halen devam ediyor. Seçici olmayan kredilerde yüzde 2,5 büyüyebiliriz. TL’yi güçlendirmeye yönelik makroihtiyati tedbirler devam ediyor. Merkez Bankası fazlalığı yönetiyor” likidite.” “Zorunlu karşılık oranları artık banka bilançolarının yüzde 15-16’sına ulaştı ki bu çok ciddi oranlar. Bankacılık sektörü için de ciddi bir maliyet…” dedi.

‘Yapışkan ENFLASYONUN YÖNETİMİ ÇOK ÖNEMLİ’

Merkez Bankası’nın 25 Ocak Perşembe günü faiz karar toplantısı yaptığını hatırlatan Alpaslan Çakar, şöyle konuştu: “Ben de herkes gibi düşünüyorum. Piyasa faizlerini çok fazla etkileyeceğini düşünmüyorum. Mevduat piyasasında faiz oranları şu anda yüksek seyrediyor.” TL bazında yüzde 45-50 aralığında Kredi Faiz oranları yüzde 45-55 aralığında dalgalanıyor Kredilerde dolar faizleri yüzde 9 civarında, euro faizleri ise yüzde 7,5-8 bandında. Faizlerin yıl sonuna kadar çok daha fazla artmaya devam edeceğine inanıyorum. “Merkez Bankası” Fed’in artık Ocak ayından itibaren faiz artırım sürecini tamamlayacağı kanaatindeyim. Alacağımız kararlar bağımsız olmayacak Yurt dışından. Fed’in mayıs ve haziran aylarından itibaren kademeli olarak faiz indirimine gideceğini düşünüyorum. ECB de faiz indirimine gidecek. Tüm dünyada faiz artırım süreci sona erdi diyebiliriz. Artıyorlar. faiz oranları. İndirdiklerinde makro bilgiler ışığında onları takip edeceğimizi düşünüyorum. Faiz indirim sürecimiz bir süre sonra gerçekleşecek. Bu ne zaman olabilir? Takvim söylemek çok doğru değil ama son çeyreğe doğru faiz indirim sürecine başlayacağımızı düşünüyorum. Doğal olarak burada Merkez Bankası’nın bilgi seti ile hareket edeceğini iddia ediyorum ve enflasyon oranına göre hareket etmesini bekliyorum. Yapışkan enflasyonu yönetmek hayati öneme sahiptir ve yakından dikkat gerektirir. Bu bağlamda pazarın korunması, reel segmentin korunması ve tekrar potansiyel hızda büyümenin sağlanması için mevcut bazı mekanizmaların daha etkin çalıştırılması gerekiyor. Bunlardan biri seçici kredi politikasıydı. Bu seçici kredi politikasının mutlaka sürdürülmesi gerekiyor. YTAK kredileri piyasayı korumak ve yatırımı teşvik etmek açısından çok değerli. Reeskont üst limitlerinin artırılması önemliydi.”

Türkiye’nin en büyük sorununun tasarruf olduğunu vurgulayan Çakar, son dönemde dünya konjonktürünün hep Türkiye’nin aleyhinde olduğunu, bu süreçte yerinde gelişmelerin yaşandığını, elektrik maliyetlerini önemli ölçüde düşürecek gelişmelerin yaşandığını, bu konuda şöyle düşündüğünü söyledi: turizm ve dış müteahhitlik hizmetlerinin de bu sürece olumlu katkı sağlayacağını söyledi. kayıt edilmiş.

‘AVRUPA VE AMERİKA’DAN KAYNAK GİRİŞİ BEKLİYORUM’

TBB Yönetim Kurulu Başkanı Çakar, ABD ve Avrupa’da faiz indirimiyle birlikte Türkiye’ye benzer sermaye akımları olacağını düşündüğünü belirterek, “Bu da döviz kurumuz üzerindeki baskıyı azaltacaktır. Çok ciddi bir sermaye girişi bekliyorum” dedi. Avrupa ve Amerika’dan ABD ve Avrupa’da faiz oranları “İndirimlerle o zaman ciddi bir akış olacak” dedi.

Dış finansmanın büyüklüğüne bakıldığında Çakar, seçim öncesi dönemde 2,1 milyar dolarlık çıkış, seçim sonrası yani Mayıs-Aralık 2023 döneminde ise 11,5 milyar dolarlık giriş olduğunu belirterek, “Yani biz 2023’ü 9,3 milyar dolarlık girişle kapattık. “Bu yıl menkul kıymet ihracından 1,5 milyar dolarlık giriş oldu. Bunlar ciddi bir giriş olduğunu gösteriyor” dedi.

Türk bankacılık sektörünün dış borçlanmasının 116 milyar dolar olduğunu, bunun 78 milyar dolarının kredilerden, 19 milyar dolarının para piyasalarından, 19 milyar dolarının ise menkul kıymet ihracından sağlandığını belirten Çakar, sektörün daha önceki yıllarda yurt dışından borçlanırken zaman zaman sıkıntı yaşayabileceğini söyledi. Ancak borçlanma ve talep açısından şu anda bir sorun olmadığını söyledi. Çakar, “Vadeler uzuyor, maliyet giderek azalacak. Para bulunabiliyor, artık talep var. CDS’nin azalmasıyla maliyetler de düşecek.”

Kredi notları konusuna da değinen Çakar, son dönemde hem ülke hem de bankalar ve şirketler hakkında güzel haberler aldıklarını belirtti.

‘SERMAYE HAREKETLERİ KONUSUNDA RAHATIZ’

Alpaslan Çakar, TL’nin çok cazip hale geldiğini belirterek, “Yurt dışı yatırımcılar ilk önce tahvil ve hisse senedi piyasalarına giriyor. Bu talebin oluşmaya başladığını görüyoruz. Seçim sonrası dönemde tahvil piyasasına 2 milyar dolarlık yatırım yapılacak” dedi. ve borsaya 2,5 milyar dolar kazandırıldı.” “Giriş var. Kredi piyasasında da giriş var. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bu anlamda, daha doğrusu sermaye hareketleri açısından rahat olduğumuzu, daha olumlu bir geleceğin bizi beklediğini söyleyebilirim. ” dedi.

Şu anda ciddi bir bütçe disiplini ve bütçe disiplini konusunda net bir duruş olduğunu vurgulayan Çakar, şöyle devam etti: “Belirlenen setin mutlaka devam etmesi gerekiyor. Sermaye hareketlerinin başlamasıyla döviz kuru üzerindeki baskının azalması önemli. Güç, turizm ve dış pazarlar.” Müteahhitlik hizmetlerinin katkısı değerlidir. Seçici kredi politikası, YTAK kredileri ve reeskont kredileri hayati önem taşıyor. YTAK kredileri bu sefer gerçek bir kurguyla yapılıyor. Bütün bunlar dikkate alındığında yüzde 40-45’lerdeki yapışkan enflasyonu yönetmek çok önemli. Oradaki mali genişlemeyi ve gevşemeyi kontrol altında tutmak gerekiyor. Sana söylüyorum.”

‘SEÇİM SONRASI TÜRKİYE İÇİN OLAĞANÜSTÜ BİR FIRSAT SUNUYOR’

TBB Yönetim Kurulu Başkanı Çakar, seçim sonrası dönemin Türkiye için olağanüstü bir fırsat sunduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: “4,5 yıllık istikrarlı bir dönem sunuyor. Bunu mutlaka fırsata çevirip değerlendirmemiz lazım. Çünkü seçimlerin olmadığı bir dönemden bahsediyoruz.” Küresel konjonktürün bu sorunları kısmen aştığı bir dönem gelecektir. Bunlar gerçekleştiğinde o dönemin mutlaka ‘doğru reformlar dönemi’ olarak değerlendirilmesi gerekir. Bazı yapısal sorunlarımıza tam anlamıyla odaklanıp onları yöneteceğimiz bir dönem olarak değerlendirmek lazım. Seçim sonrası dönemde, özellikle Mart ayından sonra enflasyondaki istikrarlı bu duruşun devam edeceği kanaatindeyim. Enflasyonu yönetme konusundaki kararlı duruşumuzun devam edeceğine inanıyorum. Fiyat istikrarını sağlamadan finansal istikrarı sağlayamayız. Finansal istikrarı olmayan bir ekonominin geleceği yoktur. Gerçek finansal istikrar için öncelikle bu fiyat istikrarını ve enflasyonu makul seviyelere getirmemiz gerekiyor. Seçim sonrası net ve kararlı bir duruş var. Bu kararlı duruşta, Sayın Cumhurbaşkanımızın da desteğiyle, ekonominin tüm paydaşlarının tam bir mutabakat ve toplumsal sözleşme çerçevesinde hareket ettiğini görüyoruz. Programın arkasında iş dünyasının da olduğunu söyleyebilirim. Bunun arkasında da net ve kararlı bir duruş sergilememiz gerekiyor. Çünkü MTP bizim için çok değerli bir yol haritası, çok değerli bir çıpa ve gerçekçi bir yaklaşım. Seçimden sonra yeni bir hikayemiz var. Şu anda tüm taraflar bu hikayeye inanıyor ve arkasında duruyor. “Zaten bu hikayeden vazgeçemeyiz, bitirmek zorundayız.”

Alpaslan Çakar, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de 2024 yılının “restorasyon yılı”, “normalleşme yılı” olduğunu belirterek, “Aslında 2024 yılını 2025’i satın almak için kullanmalıyız. 2025’i görmeliyiz. bir atlama, bir sıçrama gibi.” 2020 yılını geçirebilmek için bu onarımları, bu restorasyonu, bu normalleşmeyi bu yıl mutlaka sağlamamız gerekiyor. Çünkü dünya bunu yapıyor. Herkes buna göre pozisyon alıyor. Biz de bunu yapıyoruz. 2024 yılı daha sakin ama hazırlıkların tamamlanacağı bir yıl olacak. Ancak 2025 yılı ülkede düzenlemelerin tamamlanacağı bir yıl olacak. “Düzenlemelerin, otoritelerin konuşulduğu bir dönem değil, reel işlerin, bilançoların, şirketlerin, yatırımların, ekonominin konuşulduğu bir yıl olmasını hedefliyoruz ve bekliyoruz” dedi.

OVP’de 2025 enflasyonunun yüzde 15 olacağının öngörüldüğünü hatırlatan Çakar, bu kararlı duruş devam ettiği sürece bunun ulaşılabilir bir hedef olduğunu söyledi.

Bu yıl kredi büyümesinin yüzde 40 civarında olacağını düşündüğünü kaydeden Çakar, bu yıl döviz kurunun enflasyonun üzerinde artmayacağını, doların 39-40 lira olacağını düşündüğünü söyledi.

Türk bankacılık sektörünün büyüklüğünün 2,5 trilyon lirası öz kaynak, 4,5 trilyon lirası mevduat dışı kaynak ve 15 trilyon lirası mevduat olmak üzere 23,5 trilyon lira olduğunu belirten Çakar, Türk bankacılık sektörünün oldukça sağlam bir yapıya sahip olduğunu vurguladı. bilanço.

TL mevduatın KKM hariç toplam mevduat içindeki payının Aralık 2022’de yüzde 38 olduğunu, daha sonra yüzde 33’e gerilediğini, Haziran 2023’ten bu yana 9 puanlık artış kaydedildiğini, bugün itibarıyla yüzde 42’ye ulaştığını belirten Dr. TL’ye getiride belirgin bir iyileşme gördüklerini söylüyorlar. Çakar, dövizin toplam mevduat içindeki payının Aralık 2022’de yüzde 46’dan bugün itibarıyla yüzde 40’a düştüğünü bildirdi.

‘2025’TE DDM HAKKINDA KONUŞMAYACAĞIZ’

Çakar, şunları kaydetti: “(KKM ve DDM toplamı bugün itibariyle 88-89 milyar dolara düştü. Bir zamanlar 3.4 trilyon TL yani 126 milyar dolara kadar çıkmıştı. Bugün itibarıyla payı 88-89 milyar dolara düştü.) yüzde 16,8’e düştü. TL KKM’ye ait. Toplam mevduat içindeki payı yüzde 5’e düştü. TL KKM muhtemelen bu ay sonu ya da önümüzdeki ay tamamlanacak. Şu anda DDM’nin yüzde 15-20’si standart TL’ye geçiyor. Merkez Bankası döviz kuru ve rezerv sorunları üzerindeki baskıyı göz önünde bulundurarak DDM’nin çabuk bitmesini istemiyor. 2025’te DDM’yi konuşmayacağız. DDM giderek azalacak ve gündemimizden kalkacak. 2025’te biz DDM’yi konuşacağız. TL’nin normal mekanizmasına ve kanalına döndüğünü görün. Bugün TL, prestijiyle çok cazip bir ürün ve yeterli gelir sağlıyor. “Bu bir sanat eseri. TL şu anda doğru enstrüman ve çok cazip bir noktada. Şu anda TL 2024’ün en iyi enstrümanı gibi görünüyor.”

Sektörün likit varlıklarının 5 trilyon lira civarında olduğunu belirten Çakar, bu kadar yüksek likit varlıkların temelinin zorunlu karşılıklar olduğunu, zorunlu karşılıkların banka bilançolarının yüzde 15-16’sına tekabül ettiğini söyledi.

Çakar, “Zorunlu karşılıklar bankacılık sektörü için net bir maliyettir. Şu anda maliyetine katlanarak, faiz ödeyerek aldığımız mevduatlar üzerinden Merkez Bankası’nda zorunlu karşılık tuttuğumuzda faiz alamıyoruz. Görüşündeyiz” Zorunlu karşılıklara en azından bir miktar faiz ödenmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Bu konuda talebimizde ısrar ediyoruz. “İletiyoruz. O konuyla ilgili görüşmelerimiz devam ediyor.” dedi.

Çakar, sektörün enflasyona endeksli kağıtlara iştahı olmadığını, sektörün daha çok sabit faizli kağıt istediğini belirtti.

KREDİ KARTLARINA YÖNELİK DÜZENLEME BEKLENTİ

Geçen yıl kredilerin 11,6 trilyon lira olarak şekillendiğini, 12 aylık değişime bakıldığında 2023 sonunda kredilerdeki büyümenin yüzde 54 olduğunu belirten Çakar, “Kredilerdeki büyüme oranı haziran ayında yüzde 59 oldu. 2023. Yılın ikinci yarısında kredilerde bir yavaşlama var, özellikle TL kredilerde.” “Açıkça görülüyor” dedi.

Farklılaşan tek kalemin kredi kartı olduğuna dikkat çeken Çakar, “Kredi kartları üzerinden yapılan harcamalardaki artış dikkat çekici. Burada kredi kartları üzerindeki enflasyon etkisini yönetmek için bir düzenleme olabileceğine inanıyorum. Bunun için çeşitli prosedürler var; faiz oranı, taksit sınırlaması ya da kişinin harcayabileceği fiyat.” … Bu konuyla ilgili gerekli adımların atılacağına inanıyorum.” dedi.

2023 yılında KOBİ, ihracat, imalat sanayi ve tarım kredilerinin payında artış olacağını vurgulayan Çakar, konut kredilerinin azaldığını, taşıt ve ihtiyaç kredilerinin de yatay bir seyir izlediğini, kredi kartlarının ise yükselişe geçtiğini gördüklerini söyledi. çok ciddi bir artış trendi içerisinde.

Aktif kalite oranının şu anda 1,65 olduğunu belirten Çakar, takipteki kredi oranının makul ve yönetilebilir seviyede olduğunu kaydetti.

Çakar, “Parasal sıkılaştırma ve finansman maliyetleri dikkate alındığında temerrüt oranlarının önümüzdeki dönemde bir miktar artacağını söyleyebiliriz. Bu kredi kalitesinin kötüleştiği veya çok kötüleşeceği anlamına gelmiyor, bankacılık sektöründe aktif kalitesi artacak” dedi. Hiçbir zaman bozulmaz ama makul bir artış olur. Çok olumsuz bir durum beklemiyorum.” dedi.

‘BİLANÇO SAĞLIĞINI KORUMA KONUSUNDA HERHANGİ BİR ZAYIFLIK YOK’

TBB Yönetim Kurulu Başkanı Çakar, birimin vadesi geçmiş alacaklar için yüzde 80 oranında özel karşılık ayırdığını belirterek, “İkinci grupta yer alan yani yakın izlemedeki krediler için yüzde 32 civarında karşılık ayırdık. Tecrübemiz şu ki 20 Yakın izlemedeki yani ikinci grupta yer alan kredilerin yüzde 100’ü takiptedir.” “Ama sektör yüzde 32 oranında karşılık ayırdı. Bu anlamda bilanço sağlığının korunmasında bir zaaf yok.” söz konusu.

Türk bankacılık sektöründe yapılandırılmış kredi fiyatının 503 milyar lira olduğunu, bunun da toplam kredilerin yüzde 5’ine tekabül ettiğini belirten Çakar, kredi kalitesine bakıldığında takip oranının bir miktar artacağını, bunun yönetilebilir olduğunu ve bunun yönetilebilir olduğunu ifade etti. bilanço açısından baskı yaratacak bir durumda olmadığını ifade etti.

‘MALİ ERİŞİM NOKTASINDA SORUN YOK’

Finansal erişim açısından bir sorun yaşanmadığını, özellikle TL tarafında KKM ve Kredi talebindeki yavaşlama nedeniyle TL likiditesinde artış yaşandığını anlattı.

Çakar, “Son dönemde döviz kredisine talep var. Şirketlerimiz döviz kredisi kullanıyor. Döviz geliri olanlara döviz kredisi verebiliyoruz. Bu çok gerçekçi bir düzenleme. Şartlarda herhangi bir sorun yok. Bu finansman maliyetleri yatırımı zorlaştıran finansman maliyetleridir ancak geçiş aşamasındayız.Bundan sonra yatırım yapacak müşterilerimizin fizibilite, altyapı ve hazırlıklarını yapmaları önemli. Yıl içerisinde faiz eğrisi aşağıya doğru olacak, önümüzdeki dönemde değişken faiz oranları ile yatırım kararı almaya başlayabilirler ve bu yılın sonu ve gelecek yılın başında yatırım yapmak çok kolaylaşacak.” umarım yetişiriz” dedi.

Türkiye’nin büyümesinin bankacılık sektörü tarafından finanse edildiğini ve yüzde 35-40 civarındaki kredi büyümesinin Türk bankacılık sektörü için normal olduğunu belirten Çakar, 2025’te faiz oranlarının düşeceğini söyledi.

Sektörde sermaye yeterlilik oranının yüzde 18 civarında olduğunu hatırlatan Çakar, bir soru üzerine enflasyon muhasebesi uygulandığında sermaye yeterlilik oranlarına 100 baz puanlık pozitif katkı sağlayacağını belirtti.

Bugün sermaye açısından sıkıntıda olan bir bankanın bulunmadığını vurgulayan Çakar, önümüzdeki dönemde Merkez Bankası’nın makroihtiyati tedbirlerinin kaldırılacağını düşündüğünü kaydetti.

Çakar, “Makro ihtiyati tedbirlerin 2025 yılında gündemimizde olmayacağını düşünüyorum. Bunun takvimini Merkez Bankası rezervleri, uluslararası konjonktür ve enflasyonun durumu belirleyecek. Rezerv kompozisyonunun kaldırılmasında belirleyici olacak,” dedi. Önümüzdeki dönemde makro ihtiyati tedbirlerin normalleşmesi ve basitleştirilmesi Piyasada hayat artık normalleşiyor Fiyat “Talep, müşteri ve banka arasındaki bağlantı artık şekillenmeye başladı. Artık gündemimiz iş olmalı. Türk bankacılık sektöründe yılın ikinci yarısından itibaren gündemin artık müşteri, işletme, bilanço ve proje olacağını düşünüyorum.” dedi.

Bireylerin döviz talebinin normal seyrinde olduğunu belirten Çakar, düşük faiz ortamında şirket bilançolarının büyük oranda iyileştiğini, o dönemde bazı şirketlerin yeniden yapılanma yoluyla ülke ekonomisine kazandırıldığını söyledi.

Futbol kulüplerinin borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin bir soruya yanıt veren Çakar, yeniden yapılandırmanın devam ettiğini ve şu ana kadar taksitleri aldıklarını belirtti. Çakar, “Neredeyse bazı kulüplerin borçlarının tamamını ödeme noktasına geldik. Futbol kulüplerinden paramızın tahsilinde herhangi bir sorun öngörmüyoruz.”

Yaptırımlarla ilgili herhangi bir tartışma olup olmadığı sorulduğunda Alpaslan Çakar, bankacılık departmanındaki uyum mekanizmasının çok iyi olduğunu vurgulayarak, “Türk bankacılık sistemindeki tüm bankalar bu kural setine göre hareket ediyor. Uluslararası bankalarla tam entegre hareket ediyorlar.” Uluslararası normlara aykırı bir pozisyon alınması asla söz konusu değildir.” “Bu söz konusu bile olamazdı.” dedi.

Rusya-Ukrayna savaşının etkilerinin uzun süre devam edeceğini düşündüğünü belirten Çakar, “Dolayısıyla ülkeler arasındaki ticari ilişkilerin korunması önemli ancak belirlenen kurallar dahilinde hareket edeceğiz.” söz konusu.

TL’nin çekiciliğine ilişkin Çakar, “TL neden çekici? Çünkü önümüzdeki dönemden itibaren döviz kurunun artık TL’den fazla getirmeyeceği yönünde genel bir kanaat oluşmaya başladı. Yani bir yükseliş beklentisi olmayacak” dedi. Enflasyonun üzerinde döviz artışı. Hisse senedi piyasası çok önemli bir yatırım aracı. TL, “Mezheplerdeki faiz gerçek bir alternatif olmaya başladı” dedi.

TBB Yönetim Kurulu Başkanı Çakar, özsermaye getirisinin yüzde 30 civarında olmasını öngördüklerini, enflasyona endeksli kağıtlar nedeniyle özellikle ilk yarıda kârlılıkta düşüş yaşanacağını, kredi gelirlerinin ise artmadığını ifade etti. Vade yapısından dolayı faiz giderleri artarken aynı oranda artması ilk yarıda karlılık üzerinde baskı yaratacaktır.

Finansal tabana yayılmanın iyi olduğunu, şu anda bankacılık şubesiyle tanıştırılması gereken müşteri sayısının yüzde 10-15 civarında olduğunu, bunun önemli bir potansiyel yarattığını, bu kesimin katılımıyla bilanço büyüklüklerinin daha da artacağını vurgulayan Prof. Çakar, finansal sistemde dijital bankacılığın önemine dikkat çekti.

Çakar, “Ziraat Bankası olarak artık dijital banka kuruyoruz. İnşallah kısa sürede faaliyet iznini de alacağız. Belli bir noktaya geldi. Yazılımı tamamladık. Kuruluş iznini aldık. BDDK” Denetimler başlayacak.”

Uzaktan müşteri kazanımı ve şube müşteri kazanımının 2023 Aralık ayında geçtiğini belirten Çakar, Ziraat Bankası’nda 15 milyon müşterinin internet ve mobil bankacılık kullandığını söyledi. Çakar, banka müşterilerinin yüzde 7’sinin şube kapısından girdiğini belirtti.

Çakar, Ziraat Bankası olarak tarım kredilerinde 450 milyar liraya ve 1 milyon müşteriye ulaştıklarını belirtti. (HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu